Zekayı yiyen güve, onu kemirip yoksul bırakan “Fare” nedir dersek o da eğitimdir, daha doğrusu yanlış eğitimdir! Okullarımız, kolejlerimiz ve hatta üniversitelerimiz insanın zekasını daha ileri götürmüyor tam tersine geriletiyor. Ezberci sistem ve insanların beyinlerini birer çöplüğe dönüştüren gereksiz bilgi yüklemeleri zekaya vurulan en büyük darbedir. O halde sorunsuz ya da az sorunlu bir ülke yaratmanın anahtarı eğitimdedir…
Tiyatronun, sanatın yerel ve küresel sorunları var dediğimizde, bunun bir başka şekilde söylenişi de şudur: Tiyatronun, sanatın sorunlarını çözecek yetkilere sahip olanların zekaları bu sorunları çözecek donanımda değildir. Sorun ve zeka bir arada barınamazlar. Biri varsa öteki yoktur. Altyapınızda sorun mu var? Altyapınızın sorunlarını çözecek kadar zekanız yok demektir. Zekanın güzel bir tanımı vardır: Zeka, karşılık verebilme becerisidir. Hayat sürekli bir akış içerisinde olduğu için zeka da koşulların gereğine göre hızlı çözümler üretir, hızlı karşılıklar verir…
O halde çözüme doğru nasıl bir adım atılabilir? Çözümün ilk adımı, tiyatronun sorunlarını çözme makamlarında olup da, müdür olsun, yönetmen olsun, bakan olsun, amir olsun, sekreter olsun, kim olursa olsun, onu çözemeyenler yukarıda bahsettiğim kriter gereği tasfiye edilmelidirler. Acımasız fakat gerekli ve gerçekçi bir çözümdür bu. Yetersiz zeka yeterli zekayla her alanda, her mevkide yer değiştirmelidir, bu bir kurtuluş yasasıdır. Zeka bir ışıktır ve eğer bir yerde gölgeler, karanlıklar, sorunlar varsa orada zeka ya yoktur ya da çok yetersizdir.
5 Watlık bir lamba 80 Watlık bir lamba kadar aydınlık yaratamaz! Düşük watları atın, yerine yüksek watları takın; her şey çözülme yoluna girer; sorunlar zekaya direnemezler, sorunlar aptallığa direnirler ve onunla var olurlar, onunla yaşarlar! Bu bütün dünya için geçerli bir yasadır, insanlık için bilimsel bir kurtuluş yasasıdır! Hangi makamda sorun çözme yeteneksizliği gösteren biri varsa o kişi tasfiye edilmelidir, o kişiyi orada tutmanın maliyeti her zaman büyük olur… Tasfiyeden onların sokağa atılmasını elbette kastetmiyorum; sadece o mevkiden başka bir yere kaydırılmalarını, daha az hasar verecekleri bir yere, daha alt bir kademeye transfer edilmelerini kastediyorum.
Tiyatronun zaman kaybına tahammülü yok; çevre sorunlarının, sağlık sorunlarının zaman kaybına tahammülü yok, dünyada hiçbir sorunun çözümsüzlüğe tahammülü yok; dünya artık yoruldu, gerçekten yoruldu, çünkü yetersiz insanlar onu yordular; dünya artık sorun çözemeyip sürekli sorun üreten aptallardan bıktı, bunlar dünyayı ateşin içine atıyorlar!..