0 Paylaşımlar

Josef Bieder, mesleğine aşık bir aksesuvarcı. Bir akşam iptal olan temsil saatinde ertesi günkü provanın aksesuvarlarını hazırlamak üzere sahneye girer. Dilinde bir şarkı, elinde aksesuvarları işine koyulacakken salonda, temsilin iptal olduğundan habersiz oturan seyirciyi fark eder. Olacak şey değil. Durumu kurtarmak adına birkaç cümle kursa da, pürüz hemen çözülecek gibi değildir. İdare durumdan haberdar olana kadar onları hoş tutmaya çalışır. Mesleğinin incelikleri, sanata olan aşkı, sanatçılara olan bakışı, hayalleri, umutları ve yerine getirilememiş arzuları üzerine bir sohbet başlar. Josef Bieder, yıllar sonra şans eseri “seyircisini” bulmuş ve mesleğine duyduğu aşk ve heyecanla tüm maharetlerini ortaya döker.

Artık sahnede gördüğümüz bir aksesuvarcı değil, on parmağında on marifet bir sanat aşığıdır. Tüm egosantirik tutumları ve kendini beğenmişlikleriyle…

Josef Bieder’in Yıldızının Parladığı An (Aksesuvarcı)